.jpg)
.png)
Reproduction, which is one of the major human functions, is an experience that has strong psy- chological and biological associations. Disrup- tion of the reproductive ability brings about a vital crisis, which concerns all aspects of a couple’s or individual’s life and is characterized by emotional hardships. Assisted reproduction techniques (ART) provide couples with new alternatives in the treatment of infertility, but also place overwhelming emotion- nal, physical, and economic burdens on them. Of the couples, 80% have defined ART treat- ment as extremely or moderately stressful. 1 In this context\ couples undergoing ART treatment need specialized support services to cope with the stress they experience. Who should provide the psychosocial support in infertility treatment? “Infertility counseling”, which combines fields of reproductive health psychology and reproductive medicine, recruits mental health professionals like social workers, psychologists, psychiatrists, marriage and family therapists, and psychiatric nurses. Groups to whom a pre-treatment psychological evaluation is especially recommended include:2 when third persons (oocyte donor, carrier moth- er) are involved or planned to be involved, per- sons who already have psychiatric or physical problems, those who have sexual identity con- flict; homosexuality and heterosexuality, those who have chemical substance abuse, marital discord or social maladaptation, elderly infertility cases and those with a history of complicated pregnancy or repeated miscarriages. A full-time employee working at the ART treat- ment center can provide either patient support services or a contracted mental health professi- onal not affiliated with the clinic. Conclusions: Most of the studies demonstrate that patients generally complain about the insufficiency or lack of support services at the places where they undergo treatment. When this finding is combined with the high drop-out rates found in ART treatment programs probably due to psychological reasons, it becomes evident that ART treatment centers should establish more extensive psychosocial support services.
İnfertilitenin psikososyal yönü
Üreme, insanın temel işlevlerinin başında gelen güçlü ruhsal ve biyolojik bağlantıları olan bir deneyimdir. Üreme yeteneği kesintiye uğradığın- da yaşamsal krizlerden biri ortaya çıkmaktadır. Bu kriz çift ya da bireyin yaşamının bütün yönle- rini ilgilendiren ve duygusal yönden zorlu geçen bir süreçtir. Yardımla üreme teknikleri (YÜT) infertilite teda- visinde çiftlere yeni seçenekler sunarken, aynı zamanda aşırı düzeyde duygusal, fiziksel ve ekonomik yükler de getirmektedir. Çiftlerin%80’i YÜT tedavisini aşırı veya orta düzeyde stresli bir tedavi biçimi olarak tanımlamıştır. 1 Bu açıdan YÜT tedavisi uygulanan çiftlerin söz konusu streslerle baş edebilmeleri için özelleşmiş des- tek servislerine gereksinme duyulmaktadır. İnfertilite tedavisinde psikososyal desteği kim vermelidir? “İnfertilite danışmanlığı” üreme sağ- lığı psikolojisi ve üreme tıbbı alanlarını birleştire- rek sosyal hizmetli, psikolog, psikiyatrist, evlilik ve aile terapisti ve psikiyatri hemşiresinden olu- şan ruh-sağlığı profesyonellerini bir araya getir- miştir. YÜT tedavisi öncesi özellikle ruhsal değerlendirme yapılması önerilen gruplar:2 Üre- mede üçüncü kişilerin (oosit vericileri, taşıyıcı anneler) kullanılması veya kullanılmasının planlanması, halen psikiyatrik veya fiziksel sorunları olan kişiler, cinsel kimlik çatışması (homoseksü- alite ve biseksüalite), kimyasal madde bağımlı- lığı olanlar, aile içi geçimsizlik veya sosyal uyumsuzluk, yaşlı infertilite olguları, gebelik komplikasyonu veya yineleyen gebelik kaybı öyküsü. Hasta destek hizmeti YÜT tedavisi mer- kezinde tam zamanlı çalışan bir personel tara- fından verilebileceği gibi, klinikten bağımsız sözleşmeli bir ruh sağlığı uzmanı tarafından da verilebilir. Sonuçlar: Araştırmaların çoğu, hastaların genellikle tedavi oldukları merkezin destek servi- sinin yetersizliğinden veya yokluğundan yakındı- ğını göstermektedir. Bu bulguyla YÜT tedavi programlarındaki olasılıkla ruhsal nedenlere bağlı yüksek tedaviyi bırakma oranları bir araya getirildiğinde, YÜT tedavi merkezlerinin daha kapsamlı psikososyal destek servisi kurmaları gerektiği ortaya çıkmaktadır.