Compulsive water drinking is a well-recognized clinical entity that is often seen in individuals with psychiatric disorders, but alone is rare. This syndrome is called “compulsive water drinking”, “psychogenic polydipsia”, and “self-induced water intoxication”. The underlying reason of this entity is unclear. These include a possible hypothalamic defect, the syndrome of inappropriate secretion of antidiuretic hormone (SIADH), and antipsychotic medication. The excessive water drinking is well tolerated unless hyponatremia is developed. Treatment strategies include fluid restriction and medications, such as serotonin reuptake inhibitors, atypical antipsychotics, and propranolol. This report describes a case of compulsive water drinking in a 20- year-old pregnant woman. At primarily, the excessive water drinking is created by the conflicts in the family life, especially with the aggression of the father. The water intake reached 15 litres per day. The diagnosis and management are discussed. Compulsive water drinking was finally diagnosed following psychiatric evaluation. (Anatolian Journal of Psychiatry 2003; 4:54-57)
Kompulsif su içme: Bir olgu sunumu
Kompulsif su içme psikiyatrik bozukluklarda sık rastlanan bir klinik belirti olmasına rağmen, tek başına nadir görülür. Bu sendrom “kompulsif su içme”, “psikojenik polidipsi” ve “kendisinin yol açtığı su intoksikasyonu” olarak adlandırılır. Altında yatan neden açık değildir. Nedenleri arasında olası hipotalamik bir kusur, uygunsuz antidiüretik hormon salınımı ve antipsikotik tedavi olabilir. Aşırı su içme hiponatremi gelişmedikçe iyi tolere edilir. Sıvı kısıtlaması ile serotonin geri alım inhibitörleri, atipik antipsikotikler ve propranololden oluşan ilaç tedavisi başlıca tedavi yöntemleridir. Bu olgu sunumunda kompulsif su içmesi olan 20 yaşında gebe bir kadın hasta sunulmuştur. Aşırı su içmenin aile yaşamındaki çatışma ile, özellikle babanın baskısı ile ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Günlük su alımı 15 litredir. Tanı ve tedavisi tartışmalı bir olgudur. Tanı psikiyatrik değerlendirmeler sonucunda konmuştur. (Anadolu Psikiyatri Dergisi 2003; 4:54-57)